Seben bölgesi oldukça eski bir yerleşim alanıdır.
Yörede öncelikle Hititlerin yaşarken, M.Ö 1000’li yıllara doğru ise bölgedeki yönetim değişikliklerine paralel olarak yörenin sırasıyla Frig, Lidya ve Pers egemenliği altında kaldığı görülmektedir.
M.Ö 334 yılından sonra Bolu ile birlikte Bitinya sınırları içine dahil olan Seben bölgesi, M.Ö 74 yılında Bitinya topraklarının Romalılara geçmesi nedeniyle önce Roma, ardından da 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması nedeniyle Doğu Roma, yani Bizans egemenliğine girmiştir.
Uzun yıllar Bizans egemenliğinde kalan bölge, bir dönem İranlılar (Pers) ile Bizans arasındaki savaşlarda iki tarafın ordularının arasında kalmaktan kurtulamamıştı. Zaman zaman Abbasi ordularının da bu yörede görüldüğü tarihi kayıtlarda belirtilmektedir.
Orta Asya’dan kopup gelen ve özellikle 1071 Malazgirt zaferinin ardından kitleler halinde Anadolu’ya giren Türkler ile bu yöre de hızla Türkleşmeye başladı. Ardından gelen Türk toplulukları ile birlikte, bugün de hala aynı adla anılan Alpagut, Kızık ve Yuva gibi Türk boylarının adlarını taşıyan köyler oluştu.
Ancak, 1095-1270 yılları arasında devam eden Haçlı seferleri sırasında yaklaşık 50 yıl Selçuklu elinde kalan Seben ve yöresi de tekrar Bizanslıların eline düştü.
Osmanlı hakimiyetine geçişine ilişkin değişik kaynaklarda farklı tarihler olsa da en geç 1332 yılında yörenin Süleyman Paşa tarafından fethedildiği kabul edilmektedir.
Öte yandan, Ankara Savaşında yenilen Yıldırım Beyazıt’ın ardından başlayan fetret devrinde, yani taht kavgalarının yaşandığı şehzadelerin birbirine üstünlük sağlamaya ve devlet yönetimini ele geçirmeye çalıştığı dönemde, Seben daha sonra bu mücadeleyi kazanarak padişah olacak Mehmet Çelebi’ye yaptığı ev sahipliğiyle başat bir rol oynayacaktı.
Askerleriyle birlikte önce Seben Yaylasına çadır kuran, ardından da Seben’deki kaya evlerine çekilerek güvenliğini sağlayan Mehmet Çelebi, yaklaşık 1 yıl sonra buradan çıkarak şehzadeler arasındaki mücadeleyi kazanacak ve ardından Bursa’daki Osmanlı tahtına oturacaktı.
Bu arada, Osmanlı tarihinin en parlak padişahlarından olan muhteşem Süleyman yani Kanuni Sultan Süleyman şehzadelik döneminde Bolu’ya yönetici olarak atanacaktı.
Seben ilçe olarak her ne kadar yeni olsa da bölgede eski bir kaza merkezinin bulunduğu Osmanlı kayıtlarıyla da sabittir. 18. yüzyılın ilk yarısı itibariyle yani Bolu Sancağının 19 kazası bulunuyordu. Bu bölgeler içinde Bugün Seben sınırları içinde yer alan ve Kesenözü Köyü yakınında bulunan Pavlı kaza olarak bu 19 mıntıkadan biri sayılıyordu.
Seben’in bugünkü yerinde önce Çeharşenbe (Çarşamba) adıyla ortaya çıkması için ise 1911 yılını beklemek gerekecekti. Şu anda Keskinli Mahallesi’nin bulunduğu yerde kurulan Çeharşenbe daha sonraları Çarşamba ismini alacaktı. Nahiye, Mudurnu’ya bağlı bir bucak konumundaydı.
Seben 1946 yılında kuzeyinde yer alan Seben Dağlarına atfen bu adı alarak ilçe oldu.